18 Mart 2016 Cuma

Bin Muhteşem Güneş

 
İki kadın, iki anne, iki çocuk, bir koca, iki baba, bir sevgili, Taliban ve Afganistan.

Yazar:Khaled Hosseini

Yayınevi:Everest

Sayfa:375

Çevirmen:Püren Özgören 


     

      Afgan asıllı yazar Khaled Hosseini ilk eseri "Uçurtma Avcısı" kitabında olduğu gibi doğduğu topraklar olan Afganistan'da tekrar okuyucunun karşısında.

     Yazar öncelikle eseri ele aldığı dönem itibariyle Afganistan'daki iç savaşın ve bu dönemin siyasi,sosyal,kültürel bakış açısını hayatları kader vasıtasıyla birleşen iki farklı kadının üzerinden biz okurlarına yansıtmış.Yazar dönem sorunlarını realist bir şekilde okuyucuya roman aracılığıyla aktarmayı amaçlamış, karakterlerin hayatındaki ani değişim ve sarsılmalar ile dönemin zorluklarını pekiştirmiş.

   
     1960'lardan başlayarak 2000'lere kadar Afganistan tarihini dönem dönem yaşatıyor size; Rusya'nın işgalini , ABD'nin Ruslar'la baş edebilmek için Taliban'ı nasıl desteklediğini, büyüttüğünü, Pakistan sınır kamplarında nasıl militan eğittiğini. Rusya'dan kurtulunca, mülteci kamplarında doğan ve Taliban eğitimlerinden başka eğitim almayan yeni Afgan gençliğinin nasıl Afganistan'ı kurtarmaya çalıştığını anlatıyor...



"Sevgi, insana zarar veren bir hatadır; işbirlikçisi, yani umutsa tehlikeli bir yanılsama. Dolayısıyla, bu iki zehirli çiçek Meryem'in zihnindeki o kuru, kavruk arazide ne zaman sürgün vermeye yeltense, Meryem onları koparıp attı. Çekip kopardı, toprağa tutunmalarına kalmadan, kökünden söktü.."

"Ama o çiçekleri diken, yaratan da Allah, Meryem can.. Senden onlara bakmanı, büyütmeni istiyor..."



     Gayri meşru bir ilişkinin istenmeyen kızı olarak dünyaya geldi Meryem babasından bihaber annesi Nana ile taşrada zorluklar içinde yetişti hayat onu doğumundan itibaren her zaman zorluğa mahkum etmişti nitekim evliliği de öyle oldu büyüyüp artık genç bir kız olduğunda annesi intihar etmiş ve ailesinin ona uygun gördüğü Raşit ile evlenmişti kimse ona sormamıştı elbette yoksa kendinden yaşça bu kadar büyük olan bir adamla gencecik bir kız neden evlenecekti ki? Yinede Meryem'in korktuğu gibi olmamış Raşit başlarda ona çok iyi davranmıştı ta ki Meryem her defasında çocuk düşürene kadar.


"Bu şehrin ne çatılarını ışıldatan ayları sayabilirsin, ne de duvarlarının gerisine gizlenen bin muhteşem güneşi."  


     Bazıları ise hayata kısmen daha şanslı başlar fakat kaderin onları nereye sürükleyeceğini bilemezler Leyla bu örneklerden biri tabi ne kadar şanslı olduğunu tartışmak gerekir en azından ailesi açısından şanslı olduğunu söyleyebiliriz eğitim gönüllüsü bir baba gaddar olsa da bir anneye sahiptir annesi haklıdır aslında iki oğlunu kaybettikten sonra hayattan nefret eden bir insan olmuştur ve bir an önce Afganistan'dan gidecekleri günü beklemektedir Leyla ise sevdiği Tarık'tan ayrılmanın üzüntüsü içerisindedir kader ya yine hiçbir şey düşünüldüğü gibi olmamış Leyla mahalleye yapılan bombalı saldırıda annesini ve babasını kaybetmiştir.


"Issız bir adaya düşüyorsun,yanına yalnızca beş kitap alabilirsin. Hangilerini seçerdin ?Bir gün buna ciddi ciddi mecbur kalacağım hiç aklıma gelmezdi."


     Kader aynı mahallede birbirinden ayrı hayatları yaşayan Meryem ve Leyla'yı ortak bir kadere bağlamıştı patlamadan sonra bir süre Meryem'lerin evinde süren misafirlik Leyla'nın Raşit ile evlenmek zorunda kalmasıyla sonuçlanmıştı tabi Leyla Tarık'ın öldüğünü Raşit'ten duyduğunda bu evliliği kabul etmemek için bir engel kalmadığını düşünmüştü bu yüzden her şey çok hızlı gelişti fakat bir sorun vardı Leyla hamileydi ve Tarık'ın evladını taşıyordu bu yüzden çocuğun Raşit'ten olduğu yalanını söylemek zorunda kaldı.


"Afganistan'da çok çocuk var fakat çocukluk yok ."


     Meryem başlarda Leyla'nın bu zamansız gelişini yadırgamış ve kendi çocuğu olmadığı için onu kıskanmıştı tabi bu çok uzun sürmemiş Meryem Leyla ve kızını bağrına basıp onlarla yaşamaya kendini alıştırdı zaman böylece geçip giderken Leyla'nın Raşit'ten erkek bir evladı olmuş bu da Raşit'in keyifine keyif katmıştı öyle ya erkek bir evladı olmuştu ve soyu devam edecekti bu onun için büyük bir şeref meselesiydi kız evladı ise yük olarak görünürdü hep gözüne zaten erkek çocuğu olur olmaz kızı yetimhaneye vermeside çok sürmedi.


"Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma Meryem...Seninle benim gibi kadınlara yalnızca bir, tek bir marifet gereklidir, oda zaten okulda öğretilmez. O da tahammül. Sabretmek. Katlanmak. Sahip olduğumuz tek şey bu yeteneğimizdir....Bir erkeğin kalbi fesat, habir bir şeydir Meryem. Bir ananın rahmine hiç benzemez. Kanamaz, sana yer açmak için genişlemez." 


     Ve Afganistan'da kadınsanız kaderin azizliği her zaman size uğrar yıllar sonra Raşit'in yalanı ortaya çıkar Tarık aslında ölmemiştir Leyla çok fazla tereddütte olmasına karşın dayanamaz ve gençlik aşkı Tarık ile görüşüp her şeyi anlatır Leyla'nın kavuşmasından dolayı duyduğu mutluluğu kısa sürmüş kısa süre sonra bu buluşmayı öğrenen Raşit Leyla'nın başına kabus gibi çöksede Meryem daha fazla dayanamaz ve Raşit'i öldürür kaçması için Leyla ve Tarık'a yardım etmesinin devamında Meryem'in kötü kaderi suçunu itiraf etmesiyle yine kötü bir şekilde idam edilerek sona erdi tabi bu aslında Meryem açısından makus hayatından bir kurtuluştu.


"Meryem elleri dizleri arasında , kanepe de yattı , camın önünde girdap gibi dönen ,çevirilen tipiyi seyretti. Aklına Nana'nın bir keresinde söylediği bir şey geldi ; her bir kar tanesinin , dünyanın bir yerinde haksızlığa uğrayan bir kadının ağzından dökülen bir ah olduğunu. Bütün bu iç geçirmeler gökyüzüne yükseliyor ,bulutlar halinde toplanıyor , sonra minicik parçalara bölünüp sessizce aşağıya ,insanların üstüne yağıyordu. 

" Bizim gibi kadınların neler çektiğinin göstergesi , " demişti. " Başımıza gelen herşeye nasıl sessizce katlandığımızın. "


     Bu topraklarda hayaller yalnızca ölü birer candır hepsi vakti geldiğinde haddiyle ayrılır zihinlerimizden fakat hiçbiri erişememiştir sonsuz yaşamın sırrına bazı istisnalar ise çok büyük bedeller ödemiş belkide bunun adına canlar yitirmişti.


"Canını kurtarmış olmanın bedeliyse kimin kurtaramadığını merak etmenin ızdırabıydı."


     Leyla, Tarık ve çocuklar yepyeni bir hayata başlar Afganistan'da kadın olmanın bedelini ödeyen Meryem'i ise hiç unutmazlar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder