2 Mayıs 2016 Pazartesi

Beş Küçük Domuz

Kitabın Orjinal Adı: Five Little Pigs

 

Yazarın Adı: Agatha Christie

 

Çevirmenin Adı: Gönül Suveren

 

Sayfa Sayısı: 185

 

Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi

 

 





     Ünlü ressam Amyas Crale’in ölümünden karısı suçlu bulunmuş ve müebbet hapse mahkum edilmiştir. Bundan 16 yıl sonra annesinin masum olduğuna inanan genç bir bayan gerçekleri öğrenme arzusuyla Hercule Poirot’a başvurur. Poirot yeteneklerini sergileyerek üstünden böylesine uzun zaman geçmiş cinayetin aslını öğrenmeye çalışır.



Kişiler


Carla Lemarchant: Yirmi bir yaşında, ince, uzun boylu, güzel bir bayan. Babasının ölümünden sonra Kanada’da amcası ve yengesi tarafından büyütülmüş. Gerçeklerin peşinde.

Amyas Crale: Genç, yakışıklı ve çapkın bir koca. Sık sık başka kadınlarla gönül eğlendirir ancak her zaman karısına döner. Epey ünlü bir ressamdır ve oldukça bencildir.

Caroline Crale: Asil ve güzel bir kadın. Öfkelendiğinde ağır laflar eder. Hep kavga etmelerine rağmen kocasına ölümüne aşık.

Philip Blake: Başarılı bir borsa oyuncusu. Amyas’ın yakın arkadaşı ve komşusu. Poirot’un mırıldandığı şarkıdaki “pazara giden domuz”dur.

Meredith Blake: Philip Blake’in ağabeyi. İçe dönük ve çekingen biridir. Kimya ile uğraşır hatta evinde çeşitli karışımlar yaptığı bir labaratuvarı vardır. Evde kalan domuzdur.

Elsa Greer: Erkek delisi, özellikle de ünlü ve başarılı erkeklerin. Çok güzel, hırslı ve epey modern bir kadındır. Bu küçük domuz pirzola yemiş.

Cecilia Williams: Angela’nın mürebbiyesi. Erkeklerden nefret eder ve Caroline’i çok sever. Mahkemede Caroline’in tarafını tutan tek sanıktır. Bu küçük domuza bir şey verilmemiş.

Angela Warren: Caroline’in kardeşidir. Pek başarılı bir arkeologdur, yazıları gazetelerde yayınlanır. Ablasının küçükken kendisine attığı mürekkep hokkası yüzünden yaralıdır. Bu küçük domuz “Vii Vii Vii” diye ağlamış.


     Kitap üç bölümden oluşmuştur. İlk bölümde konuya giriş yapılmış ve dava ile ilgili beş yetkili ile görüşülmüş. Yetkililerin olayla alakalı kişiler hakkında farklı bakış açılarından gözlemleri var. Mesela Elsa Greer, Katip Edmunds için adi bir yaratıkken Avukat Bay Jonathan için ölümsüz Jüliet’miş. Bölümün devamında ise “Beş Küçük Domuz”un Poirot ile sohbetleri var. Poirot, psikolojik tahliller yapmak için dinliyor onları çünkü ona göre polise verilen ifadeler bu gibi ipuçlarından yoksun.

     İkinci bölümde ise sanıkların kendisine yazdığı mektupları okuyor Bay Poirot. Bu mektuplardan Miss Williams’a ait olanda bir itiraf da var hatta. Gerçeğin ortaya çıkması bakımından önemli bir ipucu bu.

     Kapanmış bir davaya geri dönüşü konu alması nedeniyle kitabın özgün bir yanı var. Üstelik ortada incelenecek delil olmayışı da okuyucuyu iyice meraka sürüklüyor. Ne var ki bu “geçmişe dönüş” teması romanın akıcılığını zedelemiş. Okuyucunun heyecanını diri tutması gereken aksiyonların yerine durağan anıların birkaç ekleme ile tekrar tekrar okuyucuya sunulması bir hayli can sıkıcı. Bu nedendendir ki olayların birbirine girmesi gereken düğüm kısmı sönük kalmış.

     Eserdeki ayrıntılar Agatha Christie’nin psikoloji bilgisini ortaya çıkarıyor: İnsanların anılarının kolayca manipüle olacağı ile ilgili Poirot’un görüşü, labaratuvarına hırsız girdiğinde o an odadaki kediotu kokusunun Meredith’in bilinçaltına “herhalde kedi girmiştir” mesajını vermesi, Poirot’un yasemin kokusu ile Meredith’e 16 yıl önceki günü hatırlatması, Angela’nın aynı gün gerçekleşen iki olayı alakasız olduğu için farklı günlerde olmuş sanması…

     Eser birçok fikir içermekle birlikte bunlardan biri lanetlenmiş: egoizm. Kitapta üç karakter ölmüştür. İlki kendini feda etmeyi temsil eden Caroline’dir. Kardeşine olan borcunu ödemekten dolayı mutludur kaderi ile. Diğeri Amyas Crale’dir. Bencilliği öldürmüştür onu. Bir resim uğruna Elsa’nın duygularını hiçe saymış ve sonunu hazırlamaştır. En ağır ölüm ise Elsa’nınki. Yaşarken ölmüştür, her istediğini alma hırsı öldürmüştür onu.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder