Kitap: O'nun Gibi Yaşamak
Yazar: Mustafa Gündoğdu
Yayıncı: Işık Yayınları
Sayfa Sayısı: 231
Kitabın arka kapağında bizi şöyle bir metin karşılıyor “Bir
müminin hayatına yön veren, onun şahsi, ailevi ve sosyal hayatında şaşmaz
prensipler teşkil eden esaslar, şüphesiz Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve
sellem) sünnet-i seniyyesindedir. Zira O’nun sünnetine uymakla hem hayatın bir
düzene girmesi sağlanmış olacak hem de insanın sıradan hareket ve davranışları
ibadet hüviyetini kazanmış olacaktır. Efendimiz’in (s.a.v) oturup kalkması,
ağlaması gülmesi, şakalaşması, yemesi içmesi, yatması uyuması vs. çeşitli
beşeri davranışlarında örnek alınması sıradan ve basit muameleleri, fıtri
amelleri, sevaplı bir ibadete ve dini bir karaktere dönüştürmüş olacaktır.
O’nun sünnetine uymayı kendine adet edinenler, adetlerini ibadete çevirirler.
Böylece bütün ömürlerini sevap kazanma istikametinde değerlendirmiş olurlar.”
Arka kapakta
tanıtımında belirtildiği gibi Peygamber Efendimizin (s.a.v) insan olduğu ve
onun da yaşayışında beşeri hal ve hareketlerin olduğu doğal olarak
gözlemlenmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) insan olsa da onun yaşayışı rehber
niteliği taşıdığından dolayı her hareketindeki estetikliği ve altın oranı
insanlığa örnek mahiyetindedir. Kuran-ı Kerim’de şu şekilde ifade edilmiştir; “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için;
Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için
güzel bir örnek vardır. AHZAB-21” Daha birçok ayette de bu
husus vurgulanmıştır.
Kitabın yazarının yazdığı önsöz gayet
etkileyici ve açıklayıcı. Kitaba başlarken kitabın amacını, nelere nasıl
değinildiği ve en önemlisi sünnetin önemi vurgulanmış.
Kitap başta da
belirttiğimiz gibi önsözde belirtilen şu kısmı kapsamaktadır.”İslami ilimlerde Allah Resulü’nün (s.a.v) bir yönünü ele alıp inceleyen bilim dalları
mevcutdur. Bunlara kısaca değinmek yerinde olacaktır.
Hadis: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) söz, fiil ve takrirlerini ele alan ilim
dalıdır. Siyer: Arpça “sire” sözcüğünün çoğulu
olup Peygamber Efendimizin (s.a.v) hayatını
anlatmak için kullanılır. Allah Resulü’nün (s.a.v) doğumundan vefatına kadar olan hayatını
anlatan ilim dalıdır. Megazi: Allah Resülü’nün (s.a.v) savaşlarını ele alan, bu tür hadisleri ihtiva
eden ilim dalıdır. Aslında Siyer’in içinde bir bölümdür. Ama burada sadece
Allah Resulü’nün (s.a.v) gaza’larından
bahsedilir. Şemail: Allah Resulü’nün ahlaki,
karakteri, bedeni yapısı, yaşayış ve giyiniş tarzları, özel hayatı gibi
şahsiyetini oluşturan beşeri yönlerini ele alan ilim dalıdır. Delail: Şemail,
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) beşeri
yönü ele alınırken, Delail de Allah
Resulü’nün (s.a.v) Peygamberliğini gösteren, bunun delili olan halleri,
mucizeleri konu edinen ilim dalıdır.
Allah Resulü’nün (s.a.v) Şemail’inden belli bölümleri ele alan bu
kitapta, hacminin küçük olmasından ötürü her konuya yer verilmemiştir.”
Peygamber
Efendimiz’le (s.a.v) alakalı anlatılan olaylar bazı önyargılara ve yanlış anlaşılmalara
sebebiyet vermemek düşüncesiyle önemli yerler kısa açıklamalarla açığa
kavuşturulmuş. Bu husus önsözde şu şekilde vurgulanmıştır.”Burada kitabın geneli ile ilgili bir hususu belirtmek istiyoruz.
Çalışmada Efendimiz’in beşeri yönleri ele alınmış ve yeri gelince bazı
değerlendirilmelerde bulunulmuştur. İzah gerektiren ve açıklanmayınca yanlış
anlama ihtimali olan yerler hakkında mütevazı bazı yorumlar yapılmıştır. Fakat
kitabın hacmini arttırmasından ve Efendimiz’in (s.a.v) müşahhas hayatından verilen kesitlerin gayet
açık olmasından dolayı her yerde geniş bir şekilde yorum ve değerlendirilmelere
girilmemiştir. Bu şekilde Kandehlevi’nin Hayatu’s Sahabe’de uyguladığı metodu
özellikle belirtmek istiyoruz. Zaten Efendimiz’in (s.a.v) uygulayıp tavsiye ettiği hayat, çoğu
itibariyle açıklamaya ihtiyaç bırakmamaktadır. Bu hususu siz okuyucuların
dikkatlerine özellikle arz etmek isteriz.”
Kitapta bulunan
hadisler hepsi bir birinden değerli olduğunu kabul ettiğimi belirtmek istiyorum
fakat benim kitaptan en çok ders çıkartmam gerektiğini düşündüğüm şu hadis “Allah Resulü’nün (s.a.v) Oturuş Şekilleri” başlığı altındaki “2.Müsaade
Almadan İki Kişi Arasına Oturulmaması” bölümünden birkaç paragrafı sizlerle
paylaşmak istiyorum: ”Yanyana oturan iki kimsenin
arasına girmek münasip olmayan bir davranıştır. Bununla beraber hoş olmayan bir
başka davranış da mescitlerde insanların omuzlarına basarak ön saflara geçmeye
çalışmaktır. Bu mesele ile ilgili Efendimiz (s.a.v) döneminde yaşanmış bir hadiseyi Enes İbni
Malik (radıyallahu anh) şöyle anlatır:
“Allah Resulü (s.a.v)
birgün hutbe okurken birisi geldi,
insanların omuzlarına basarak ilerledi ve Efendimiz’in yakınına oturdu.
Peygamber Efendimiz namazı bitirince adama:
-Ey falan seni
bizimle birlikte Cuma namazını kılmaktan alı koyan nedir, dedi. O şahıs:
-Ya Resulallah! Şu
gördüğün yere oturabilmek için böyle yaptım, dedi. Allah Resulü:
-Fakat seni
insanların omuzlarına basarken ve onlara eziyet ederken gördüm. (Şunu bil ki)
bir Müslümana eziyet eden bana eziyet etmiştir; bana eziyet eden ise Allah’a
eziyet etmiş olur,*buyurmuştur.
Bu şahıs namazı kıldığı halde Efendimiz’in
kendisine “Neden Cuma namazını kılmadın?” diye sorması yaptığı hareketin yanlış
olduğunu ifade etmek içindir. Şahsın namazı makbul olabilir, ama insanlara
eziyet vermesi hoş bir davranış olmadığı için Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu şahsı ikaz etmek zorunda kalmıştır.” Bu
hususu sadece bu konu hakkında düşünmemek gerekir Müslümanın canını yakan, eziyet
eden her konu hakkında düşünülebilir. Bu düstur ile hareket eden bir insan hem
kendisine de yapılmamasını da istediği hareket ve tavırları yapmamış olup Allah
ve Resul’ünü de karşısına almamış olur.
*Heysemi, Mecmeu’z-zevaid, 2/179
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder