20 Şubat 2016 Cumartesi

O'nun Gibi Yaşamak

   

Kitap: O'nun Gibi Yaşamak  

Yazar: Mustafa Gündoğdu  

Yayıncı: Işık Yayınları  

Sayfa Sayısı: 231

     Kitabın arka kapağında bizi şöyle bir metin karşılıyor “Bir müminin hayatına yön veren, onun şahsi, ailevi ve sosyal hayatında şaşmaz prensipler teşkil eden esaslar, şüphesiz Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) sünnet-i seniyyesindedir. Zira O’nun sünnetine uymakla hem hayatın bir düzene girmesi sağlanmış olacak hem de insanın sıradan hareket ve davranışları ibadet hüviyetini kazanmış olacaktır. Efendimiz’in (s.a.v) oturup kalkması, ağlaması gülmesi, şakalaşması, yemesi içmesi, yatması uyuması vs. çeşitli beşeri davranışlarında örnek alınması sıradan ve basit muameleleri, fıtri amelleri, sevaplı bir ibadete ve dini bir karaktere dönüştürmüş olacaktır. O’nun sünnetine uymayı kendine adet edinenler, adetlerini ibadete çevirirler. Böylece bütün ömürlerini sevap kazanma istikametinde değerlendirmiş olurlar.”

     
     Arka kapakta tanıtımında belirtildiği gibi Peygamber Efendimizin (s.a.v) insan olduğu ve onun da yaşayışında beşeri hal ve hareketlerin olduğu doğal olarak gözlemlenmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) insan olsa da onun yaşayışı rehber niteliği taşıdığından dolayı her hareketindeki estetikliği ve altın oranı insanlığa örnek mahiyetindedir. Kuran-ı Kerim’de şu şekilde ifade edilmiştir; “Andolsun, Allah’ın Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır. AHZAB-21Daha birçok ayette de bu husus vurgulanmıştır.

     
     Kitabın yazarının yazdığı önsöz gayet etkileyici ve açıklayıcı. Kitaba başlarken kitabın amacını, nelere nasıl değinildiği ve en önemlisi sünnetin önemi vurgulanmış.
     Kitap başta da belirttiğimiz gibi önsözde belirtilen şu kısmı kapsamaktadır.”İslami ilimlerde  Allah Resulü’nün (s.a.v)  bir yönünü ele alıp inceleyen bilim dalları mevcutdur. Bunlara kısaca değinmek yerinde olacaktır.

     Hadis: Peygamber Efendimiz’in (s.a.v)  söz, fiil ve takrirlerini ele alan ilim dalıdır. Siyer: Arpça “sire” sözcüğünün çoğulu olup Peygamber Efendimizin (s.a.v)  hayatını anlatmak için kullanılır. Allah Resulü’nün (s.a.v)   doğumundan vefatına kadar olan hayatını anlatan ilim dalıdır. Megazi: Allah Resülü’nün (s.a.v)  savaşlarını ele alan, bu tür hadisleri ihtiva eden ilim dalıdır. Aslında Siyer’in içinde bir bölümdür. Ama burada sadece Allah Resulü’nün (s.a.v)  gaza’larından bahsedilir. Şemail: Allah Resulü’nün ahlaki, karakteri, bedeni yapısı, yaşayış ve giyiniş tarzları, özel hayatı gibi şahsiyetini oluşturan beşeri yönlerini ele alan ilim dalıdır. Delail: Şemail, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v)  beşeri yönü ele alınırken, Delail de  Allah Resulü’nün (s.a.v) Peygamberliğini gösteren, bunun delili olan halleri, mucizeleri konu edinen ilim dalıdır.

     Allah Resulü’nün (s.a.v)  Şemail’inden belli bölümleri ele alan bu kitapta, hacminin küçük olmasından ötürü her konuya yer verilmemiştir.”

     Peygamber Efendimiz’le (s.a.v) alakalı anlatılan olaylar bazı önyargılara ve yanlış anlaşılmalara sebebiyet vermemek düşüncesiyle önemli yerler kısa açıklamalarla açığa kavuşturulmuş. Bu husus önsözde şu şekilde vurgulanmıştır.”Burada kitabın geneli ile ilgili bir hususu belirtmek istiyoruz. Çalışmada Efendimiz’in beşeri yönleri ele alınmış ve yeri gelince bazı değerlendirilmelerde bulunulmuştur. İzah gerektiren ve açıklanmayınca yanlış anlama ihtimali olan yerler hakkında mütevazı bazı yorumlar yapılmıştır. Fakat kitabın hacmini arttırmasından ve Efendimiz’in (s.a.v)  müşahhas hayatından verilen kesitlerin gayet açık olmasından dolayı her yerde geniş bir şekilde yorum ve değerlendirilmelere girilmemiştir. Bu şekilde Kandehlevi’nin Hayatu’s Sahabe’de uyguladığı metodu özellikle belirtmek istiyoruz. Zaten Efendimiz’in (s.a.v)  uygulayıp tavsiye ettiği hayat, çoğu itibariyle açıklamaya ihtiyaç bırakmamaktadır. Bu hususu siz okuyucuların dikkatlerine özellikle arz etmek isteriz.”

     Kitapta bulunan hadisler hepsi bir birinden değerli olduğunu kabul ettiğimi belirtmek istiyorum fakat benim kitaptan en çok ders çıkartmam gerektiğini düşündüğüm şu hadis “Allah Resulü’nün (s.a.v)  Oturuş Şekilleri” başlığı altındaki “2.Müsaade Almadan İki Kişi Arasına Oturulmaması” bölümünden birkaç paragrafı sizlerle paylaşmak istiyorum: ”Yanyana oturan iki kimsenin arasına girmek münasip olmayan bir davranıştır. Bununla beraber hoş olmayan bir başka davranış da mescitlerde insanların omuzlarına basarak ön saflara geçmeye çalışmaktır. Bu mesele ile ilgili Efendimiz (s.a.v)  döneminde yaşanmış bir hadiseyi Enes İbni Malik (radıyallahu anh) şöyle anlatır:

“Allah Resulü (s.a.v)  birgün hutbe okurken birisi geldi, insanların omuzlarına basarak ilerledi ve Efendimiz’in yakınına oturdu. Peygamber Efendimiz namazı bitirince adama:
-Ey falan seni bizimle birlikte Cuma namazını kılmaktan alı koyan nedir, dedi. O şahıs:
-Ya Resulallah! Şu gördüğün yere oturabilmek için böyle yaptım, dedi. Allah Resulü:
-Fakat seni insanların omuzlarına basarken ve onlara eziyet ederken gördüm. (Şunu bil ki) bir Müslümana eziyet eden bana eziyet etmiştir; bana eziyet eden ise Allah’a eziyet etmiş olur,*buyurmuştur.

     Bu şahıs namazı kıldığı halde Efendimiz’in kendisine “Neden Cuma namazını kılmadın?” diye sorması yaptığı hareketin yanlış olduğunu ifade etmek içindir. Şahsın namazı makbul olabilir, ama insanlara eziyet vermesi hoş bir davranış olmadığı için Peygamber Efendimiz (s.a.v)  bu şahsı ikaz etmek zorunda kalmıştır.” Bu hususu sadece bu konu hakkında düşünmemek gerekir Müslümanın canını yakan, eziyet eden her konu hakkında düşünülebilir. Bu düstur ile hareket eden bir insan hem kendisine de yapılmamasını da istediği hareket ve tavırları yapmamış olup Allah ve Resul’ünü de karşısına almamış olur.

    *Heysemi, Mecmeu’z-zevaid, 2/179 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder